Yatırım projelerinin değerlendirilmesinde kullanılan dinamik analiz ölçütleri – Bugünkü değer-Net bugünkü değer – İç verim oranı – İndirgenmiş geri ödeme süresi – Fayda maliyet oranı
YATIRIM PROJELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE KULLANILAN DİNAMİK ANALİZ ÖLÇÜTLERİ
Yatırım projelerinin değerlendirilmesinde kullanılan analizleri iki gruba ayırabiliriz bir tanesi ticari kârlılık analizi diğeri de duyarlılık analizidir.
Ticari kârlılık analizini incelediğimizde finansal yatırımın finansal sonuçları açısından değerlendirilmesinde önemli bir rol oynar ve o yatırım projesinin ret ya da kabul edilebilir olup olmadığının sonucunu verir.
YATIRIM PROJESİNDE PARANIN ZAMAN DEĞERİNİ DİKKATE ALAN DİNAMİK ANALİZ ÖLÇÜTLERİ
Yatırım projelerinin değerlendirilmesinde ve ticari kârlılık analizlerinde paranın zaman değerini dikkate alan ve almayan yöntemler vardır,enflasyonist dönemlerde ve özellikle ülkemizde paranın zaman değerini dikkate almayan yöntemler kullanıldığı takdirde o yatırım projesinin yapılabilirliği ya da reddedilme noktasında yatırımcıya yanlış bilgiler ve yanlış sonuçlar verebilir bu sebeple paranın zaman değerini dikkate alan yatırım projesi dinamik analiz ölçütlerinin değerlemede esas alınması ve kullanılması çok önem arz etmektedir.
NET BUGÜNKÜ DEĞER VE YATIRIMIN EKONOMİK ÖMRÜ
Bunları sıralayacak olursak birincisi net bugünkü değer yöntemi ikincisi fayda maliyet oranı ve üçüncüsü iç kârlılık oranıdır,bu üç oran bir yatırım projesinin kabul ya da ret konusunda karar verilme aşamasında paranın zaman değerini de dikkate aldığında çok doğru sonuçlar verdiğini söyleyebiliriz,şimdi bu kavramları açtığımızda bir yatırımın ekonomik ömrü o yatırımdan beklenen nakit akışlarının ömrüyle aynı olmayabilir bu sebepten Türkiye’de yapılacak yatırım projelerinde gelecekteki beş yıllık projeksiyonun dikkate alınması çok önemli çünkü Türkiye çok dinamik bir ülke,gerek ülkenin ekonomik yapısının iç dinamikleri ve gerekse de dünyadaki gelişmelerden direkt etkilenmesi nedeniyle kısa vadeli projeksiyonlar yapmakta büyük fayda vardır.Bu bağlamda da gelecekteki serbest net nakit akımlarının bugünkü değerinin başlangıçta ya da yatırım sürecinde yapılacak yatırım harcamalarının yine bugünkü değerlerinin arasındaki fark net bugünkü değeri vermektedir,net bugünkü değer her zaman olumlu olmalıdır eksi çıkan bir net bugünkü değere sahip yatırım projesi kabul edilemez her zaman pozitif olmalıdır eğer bir yatırımcının önünde değerlendireceği iki üç tane yatırım projesi varsa bu yatırım projelerinin içerisinde o olumlu fark hangi yatırımda daha büyük ise o yatırımı seçmesinde o yatırıma kabul onayı vermesinde büyük fayda olacaktır.
FAYDA MALİYET ORANI
İkincisine yani fayda maliyet oranına geldiğimizde yine gelecekte yaratılacak serbest net nakit akımlarının başlangıçta ya da yatırım döneminde yapılacak yatırım harcamalarının bugünkü değerlerine oranlandığında eğer o oran bir ve birden daha büyük çıkıyorsa o yatırıma yapılabilir kararı alırsınız ama eğer birin altında çıktıysa o yatırım için ret kararı verebilirsiniz.
İÇ VERİM ORANI VE DİNAMİK ANALİZLER NETİCESİNDE YATIRIM KARARI
Yine yatırım projesinin değerlendirilmesinde önemli olan dinamik analiz ölçütlerinden bir tanesi de iç kârlılık oranıdır ve iç kârlılık oranı da net bugünkü değeri sıfıra eşitleyen orandır,bunun açıkçası diğer bir anlamı da iç verim oranı dır,yani aslında projenin ne kadar kârlı olduğunu ortaya çıkarır ve siz sonuç itibariyle alternatif sermaye maliyetleriyle onu karşılaştırdığınızda o projenin yaratacağı İç verim oranının alternatif sermaye maliyetlerinden yüksek ise projeye kabul eğer düşük ise projeye red onayı verebilirsiniz.
Netice itibariyle bir yatırım projesinin değerlendirilmesinde paranın zaman değerini dikkate alan net bugünkü değer fayda maliyet oranı ve iç kârlılık oranını yapmadan ve bunların sonuçlarını doğru analiz etmeden yatırım kararı verilmesinin doğru olmadığını söyleyebilirim.
Ekonomide sık kullanılan ve anlamları karıştırılan finansal terimler- Enflasyon-Deflasyon-Stagflasyon
KOSGEB Girişimcilik destek programı detayları
İşsizlik sigortasına başvuru nasıl yapılır ve başvuru süresi ne kadardır
İşsizlik sigortasının kapsamı ve yararlanma koşulları nelerdir
İŞSİZLİK SİGORTASINDAN YARARLANMA KOŞULLARI NELERDİR ?
İşsizlik çok kötü bir şey ama maalesef yaşamımızın içerisinde inişler ve çıkışlar da var. Bugün çalışıyorken yarın öbür gün işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz bu bizden kaynaklanmayabilir, işverenden ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartlardan yada dünyadaki gelişmelerin ülkeye yansımasından kaynaklanabilir. Peki böyle beklenmedik bir durumla ve kendi istek ve kusurumuzun dışında karşılaştığımız zaman acaba hayatımızı devam ettirebilmemiz için bize birileri getirip de al işsizlik döneminde bu parayla geçimini sağla diyor mu evet sağla diyor, kim sağla diyor sosyal sigortalar kanununda şöyle bir tanım yapılıyor .Diyor ki sen eğer bir iş yerine bağlı ve aynı zamanda bir hizmet akdine bağlı belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışıyorsan işsiz kaldığında işsizlik sigortasından yararlanabilirsin diyor, ama sadece bunlar değil aynı zamanda yine Türkiye’de yürürlükte olan iş kanunu kapsamında taksi dolmuş gibi toplu taşıma aracı işi yapanlar Kültür ve Turizm bakanlığın belirlediği alanlarda, yine bir veya birden fazla kişinin emrinde bir ay içerisinde on günden daha az kısmi süreli çalışanlar da aynı zamanda işsizlik sigortasından yararlanabiliyor. Yani eğer siz biraz önce saydığım alanlarda çalışıyor ve kendi istek ya da kusurunuz dışında işsiz kalmışsanız evet sizin işsiz kaldığınız dönemde yeniden iş bulana kadar ki o süreçte size devlet tarafından yani İŞKUR tarafından bir işsizlik ödeneği sağlanıyor ve siz yeniden iş bulana kadar o iş arama sürecinde kendi giderlerinizi ailenizin yaşamını sağlayabilmek için belirli miktarda bir işsizlik ödeneğine hak kazanıyorsunuz.
İŞSİZLİK SİGORTASINA HAK KAZANABİLME KRİTERLERİ
İşsizlik ödeneğine hak kazanabilmek içinde birtakım kriterler konmuş. Yani siz hizmet akdinize son verilmeden önce yüz yirmi gün süreyle prim ödemiş ve sürekli olarak çalışmış olmanız gerekiyor. Hizmet akdinize son verilmeden önceki üç yıl içerisinde en az altı yüz gün işsizlik primi ödemeniz gerekiyor ve sonuç itibariyle hizmet akdiniz fesih edildikten sonra da en geç otuz gün içerisinde ikâmetgahınızın bulunduğu ya da işyerinizin bulunduğu yerdeki İŞKUR’un hizmet merkezine gidiyorsunuz ,işsiz kaldığınızı bildiriyorsunuz.
İŞTEN AYRILIŞ BİLDİRGESİNDE İŞTEN ÇIKIŞ KODU NE OLMALIDIR ?
Eğer iş yerinizden aldıysanız sigortalı işten ayrılış bildirgesini veriyorsunuz ve onlarda size
işsizlik ödeneği bağlıyorlar ama dikkat edin özellikle iş yerinden sizin istek ve kusurunuz
dışında işveren tarafından o belirsiz süreli iş sözleşmenizin sonlandırılması gerekiyor ve işten ayrılış bildirgenizde sıfır dört yani işveren tarafından herhangi bir haklı sebebe dayanılmadan iş akdinizin
fesih edilmesi gerekiyor.
İşsiz kalabilirsiniz bu hepimizin başına gelebilir ama işsiz kaldığınız zaman yeni
iş arama sürecinde İŞKUR tarafından işsizlik ödeneği alabilmeniz için bu şartları sağlamanız gerekiyor
İşsizlik ödeneği alınan dönemlerde ödeneğin kesilmemesi için nelere dikkat edilmelidir
İşkur tarafından işsizlere ne kadar ve ne süre ile işsizlik ödeneği ödenmektedir ve hangi koşullara sahip olunması gerekir
İŞSİZLİK MAAŞI NE KADAR SÜRE İLE ÖDENİR ?
İşsiz kaldınız şimdi işsizlik ödeneği alacaksınız ve merak ediyorsunuz acaba ben ne kadar işsizlik ödeneği alacağım diye, size bunu anlatmadan evvel bir tavsiyem var;
KAYIT DIŞI EKONOMİ İÇERİSİNDE ÇALIŞMAYI KABUL ETMEYİN
Asla kayıt dışı ekonominin içerisinde olmayın ve ücret kazancı elde ediyorsanız mutlaka o ücretin
prime esas kazancının yani brüt tutarının işveren tarafından mutlaka SGK’ya doğru bildirilmesini sağlayınız ve kontrol ediniz.
EMEKLİLİK DÖNEMİNDE YÜKSEK YAŞLILIK AYLIĞI ALMAK İSTİYORSANIZ KAZANCINIZ TAM BİLDİRİLSİN
Sebebine gelince bu sizin hayatınızda iki hususu çok önemli bir şekilde etkileyecek.Birincisi yarın öbür gün emeklilik dönemine geldiğinizde eğer siz o güne kadar işverenlerinizden yüksek ücret almış ama SGK’na düşük ücretten gösterilmiş iseniz, buna bağlı olarak emeklilik döneminde alacağınız yaşlılık aylığı da düşük olacaktır.
KAYIT DIŞI EKONOMİ SİZİN İŞSİZLİK ÖDENEĞİNİZİ ETKİLEYECEKTİR
İşverenden ne ücret alıyorsanız mutlaka ona esas teşkil eden brüt kazancın SGK primine esas kazanç olarak bildirilmesini isteyiniz ve takip ediniz, maaşınızın ödendiği ayı takip eden ertesi ayın sonunda e – devletten mutlaka 4 A dökümünü alınız ve kontrol ediniz, sebebine gelince eğer siz yüksek ücret alıyorsanız ama düşük ücretten SGK’na bildiriliyorsanız yarın öbür gün emekliliğe hak kazandığınızda düşük yaşlılık aylığı alacaksınız ve emeklilik döneminizde çalışırken ki hayat standardına sahip olamayacaksınız birinci nokta bu ikinci nokta siz eğer yine yüksek ücret alıyorsanız ama sizin ücretiniz asgari ücretten bildiriliyor ise işsiz kaldığınızda hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Çünkü sizin kazancınız ile işsizlik ödeneğiniz arasında çok ciddi bir uçurum olacak ve eğer sizin kiranız, çocuğunuzun okul taksiti, kredi taksitiniz ve araba almışsanız araba taksitiniz gibi bir takım düzenli ödemelerinizi karşılayamaz duruma geleceksiniz.
İŞSİZLİK ÖDENEĞİ NASIL HESAPLANIR
Şimdi işsiz kaldığınızda ne kadar işsizlik ödeneği alacağınızı izah etmeye çalışayım; bir kere her şeyden evvel günlük işsizlik ödeneği üzerinden ne kadar işsizlik ödeneği alacağınız hesaplanıyor ve bunun için sizin çalışmış olduğunuz kurumda son dört ayda SGK primine esas kazancınızın ortalaması alınıyor ve o kazanç 30 güne bölünerek işsizlik maaşına konu olan günlük brüt ücret hesaplanıyor.Bulunan günlük kazancında yüzde kırkı alınarak sizin alacağınız brüt işsizlik ödeneği tutarı hesaplanıyor,şimdi bunu bir örnekle detaylandırdığımızda,2019 yılında asgari ücretin brüt tutarı yılın tamamında geçerli olacak ve ondan sonraki yıllarda yine aynı şekilde geçerli brüt asgari ücretten de hesaplama yapabilirsiniz.Bu sene için geçerli olan asgari ücret brüt tutarı 2.558.40.TL ve varsayalım ki son dört ay boyunca da sizin priminiz brüt asgari ücret üzerinden gösterildiğinde sizin günlük işsizlik ödeneğiniz 85.28.TL olacak.Ama siz bunun yüzde kırkına hak kazanacaksınız ve bu tutarda 34.11.TL liraya tekabül edecek ve bunu otuz gün ile çarptığınızda sizin brüt alacağınız işsizlik ödeneği 1.023.36.TL olacak onun üzerinden %0,759 damga vergisi kesilecek ve yaklaşık olarak 1.015.59.TL civarında bir işsizlik ödeneği alacaksınız.
BEŞ BİN LİRA ÜCRET KAZANCIM VAR İSE AYNI TUTARDA İŞSZİLİK ÖDENEĞİ ALABİLİR MİYİM ?
Varsayalım ki üç bin dört bin lira net kazancınız var ve üç bin dört bin liranın brütü dört bin dört bin beş yüz liralarda iken siz eğer asgari ücretten gösteriliyorsanız ve sizin işsizliğinizin de uzadığını ve hizmet akdiniz sonlandırılmadan önce de üç yıldır da o şirkette çalıştığınızı ve bin seksen günde prim ödediğinizi düşünelim,On ay süreyle işsizlik ödeneği alacaksınız ama alacağınız para 1.015.59.TL yani üç bin dört bin lira kazanırken bir anda 1.015.TL’ya düşeceksiniz,Bu sizde çok ciddi bir hayal kırıklığı yaratabilir ve giderlerinizi ödeyememe riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz.
Şimdi işin bir başka tarafı eğer siz beş bin lira net kazanıyorsunuz ya da beş bin lira brüte tekabül eden bir maaşınız var ise böyle bir durumda ben beş bin lira üzerinden işsizlik ödeneği alırım diyorsanız yanılırsınız,Beş bin lira üzerinden hesap yaptığımızda ve yine dört ay boyunca ya da son on iki aylık dönemde hep beş bin lira brüt üzerinden prim ödendiğini düşündüğümüz de sizin işsizlik maaşı alacağınız o dönemde geçerli olan brüt asgari ücretin % 80’ini aşamayacaktır.2019 yılı için hesapladığımızda 2.558.40.TL’nın % 80’i 2.046.72.TL olacak ve bu tutar üzerinden 15.53.TL damga vergisi kesildikten sonra maximum alınacak aylık net işsizlik maaşı 2.031.19.TL olacaktır,Çünkü burada bir üst sınır var ve onun için hesabınızı da buna göre yapmanızda fayda var.
İŞSİZLİK MAAŞINDAN NAFAKA BORÇLARI KESİLEBİLİR Mİ ?
İşsizlik ödeneği hiçbir şekilde haczedilemez ama nafaka borçlarınız için İŞKUR’dan alacağınız işsizlik ödeneğinizin üzerine haciz konabilir ve bu tutar sizin alacağınız tutardan mahsup edildikten sonra geri kalan bakiye size ödenebilir.
Genel sağlık sigortası prim ödemeleri nereye ve nasıl yapılmaktadır
Genel sağlık sigortası nedir ve kimler genel sağlık sigortasından yararlanır
Gençlerin ve herhangi bir işte çalışmayanların genel sağlık sigortası durumu ne olacaktır
Bireysel emeklilik sistemi kapsamında her ay 200.TL katkı payı ödemem durumunda bir yıl için ne kadar devlet katkısı alabilirim
Bireysel emeklilik sisteminde devlet katkı payına hak kazanabilmem için hangi koşulları sağlamam gerekiyor
Neden bireysel emeklilik sistemine katılmalıyım,avantajları nelerdir ve yarın öbür gün emekli olduğumda faydası ne olacaktır
Şirketimin değerini nasıl ölçerim
Nasıl girişimci olabilirim
İşletmeler için bütçe yapmak neden önemlidir
EBİTDA – Faiz,vergi ve amortisman öncesi kâr – FAVÖK nedir
KGF- Kredi garanti fonunun kobilere ve başlangıç girişimcilerine [ start-up ] katkıları nelerdir
İşletme yönetiminde finansal tabloların okunması,analizi neden önemlidir
İşletme sermayesi yönetiminin önemi nedir
İşletmenin elde ettiği kâr ile ne yapılmalıdır,otofinansman mı yoksa kâr dağıtımı mı
KOSGEB – Girişimcilik destek programının içeriği ve detayları nelerdir
KOSGEB Destekleri nelerdir
Marka olma yolunda en büyük teşvik programı olan Turgualty destekleri nelerdir ve marka olmak isteyen kuruluşlar bu destek programına nasıl müracaat etmelidir
Öz kaynak borç dengesini nasıl kurmalıyım
Bankalardan kredi talep ettiğinizde baktıkları en önemli konulardan bir tanesi öz kaynak yeterliliği ve buna hem ticari bankalar hem de ihracatı destekleyen Eximbank bakıyor, eğer ihracat yapan bir firmaysanız ve ihracatın finansmanı için uygun faiz oranlı reeskont ya da sevk öncesi hazırlık gibi krediler kullanmak istiyorsanız, sizden bilançolarınızı talep edecekler ve yapacakları analiz çalışması neticesinde öz kaynak yeterliliğiniz yoksa ve öz kaynaklarınız negatife döndüyse taleplerinizi ret edecekler.
Bazı firmalar, faaliyetlerini öz kaynaklarıyla yürütürlerken bazı firmalar ise yabancı kaynakla yürütüyorlar.
Yabancı kaynaklar ile faaliyetlerini finanse eden firmalar işlerini çok daha büyütüyorlar ve işlerinden elde ettikleri gelirleriyle finansman giderlerini karşılıyorlarsa bu yaklaşımı devam ettirebilirler.
Bu firmalar yabancı kaynaklar ile faaliyetlerini devam ettirirken bankalar öz kaynak yeterliliği istiyor ve bu yeterliliğin sağlanmasında borçların / öz kaynaklara oranına bakıyorlar ve bu oranın % 33 yani maximum 1/3 olmasını istiyorlar.
Firmanızın oranı bunun çok daha üzerindeyse kredi vermekten imtina ediyorlar ve bunun dışında başka oranlara da bakıyorlar, işletme sermayesi yeterli mi, toplam kredilerin ciroya oranı ne kadar gibi ama en önemli kriter öz kaynak yeterliliği, çünkü Türkiye’de maalesef öz kaynaklar yeterli değil ve varlıkların ne kadarı öz kaynaklarla ne kadarı kredilerle karşılanmış ona baktıklarında yüksek oranda yabancı kaynaklarla finanse edildiğini görüyorlar.
Kısa ya da uzun vadeli krediler ki bunlar; rotatif krediler, spot krediler, firmalar yaşam döngülerini bu tür krediler ile devam ettiriyorlar ayrıca bunların dışında yatırım kredisi kullanıyorlar ya da şirketin finansal verileri ve nitel kriterleri iyi ve güvenilirse uzun vadeli krediler kullanıyorlar ve toplam varlıkların hangi kaynaklar ile finanse edildiğine baktığınız zaman öz kaynakların oranının sadece yüzde iki olduğunu ve % 98 gibi çok yüksek oranda banka kredisi kullanıldığı görülüyor.
Öz kaynaklarınız yeterli ve toplam varlıklar içerisinde bu oran yüzde elli ile % 60 arasında ise bankalar nezdinde çok güçlü duruma geliyorsunuz ve bu durumdaki firmalara bankaların yaklaşımı olumlu oluyor ve bu durumu şöyle yorumluyorlar;
Firma sahibi ve yöneticiler taşın altına elini sokmuş, varlıklarının tamamını banka kredisi ile değil kendi kaynakları ile elde etmiş diyorlar ve size güvenleri daha fazla artıyor.
Öz kaynak yeterliliği çok önemli ve alınan kredi firmaya kaldıraç etkisi yapıyorsa yani krediyi kullanıyorsunuz ve kredi sayesinde yatırım yapıyorsunuz, makine alıyorsunuz, stok alıyorsunuz daha çok üreterek daha fazla müşteriye hitap ediyorsanız ve bunların sonucunda da kârlılığınız artıyorsa
ve bu kârlılığın sonucunda da o kredi için katlandığınız finansman giderlerini rahatlıkla karşılayabiliyorsanız, diğer bir anlatımla faiz ödeme gücünüz yeterliyse banka kredisi kaldıraç etkisi yapıyor demektir.
Öz kaynaklarınızı yeterli düzeyde tutabilmeniz için sürdürülebilir bir şekilde kâr etmeniz gerekiyor ya da şirket ortaklarının sermaye koyması ve sermayesini büyütmesi gerekiyor eğer bunları yapıyorsanız bankalardaki limitleriniz her daim güncellenecek ve bankalar size kredi vermeye devam edecektir.
İhracatçıysanız ve ihracatın finansmanı için de kredi kullanıyorsanız Eximbank’ta sizden öz kaynaklarınızın pozitif olmasını ve güçlü olmasını isteyecektir, bilançonuz güçlü ve mali borçların öz kaynaklara oranı en fazla % 33 civarında ise ihracatın finansmanı için çok ucuz kredileri kullanabilme ve uluslararası piyasalara mal satabilme imkânına sahip olacaksınız.
Aile işletmelerinde bütçe başarısızlıkları nelerdir
Aile işletmelerinde genellikle kardeşlerden bir tanesi vizyoner kişiliği nedeniyle şirketin ya Genel Müdürlüğü ya da Yönetim Kurulu Başkanlığını alıyor, ve genellikle küçük işletmelerin vizyoner yöneticileri şirketlerini daha fazla büyütmek ve kurumsal bir yapıya büründürmek için işletmelerinde bütçe yapmak istiyorlar ve bunun çalışmasını başlatıyorlar.
Fakat maalesef aile işletmelerinde bütçe çalışmalarına genellikle ya son veriliyor ya sonuca ulaşmıyor.
Aslında yapılan hatalar özetlendiğinde ve bu hataların yapılmaması için gerekli tedbirlerin alındığı durumda aile işletmelerinde de bütçe yapılması ve bu bütçelerin neticesinde şirketin yönetilmesi olanaklıdır.
Her şeyden evvel bütçe muhasebe yöneticisinin tek başına görevi değildir.Bütçe süreci için muhasebe yöneticisi görevlendirilmemelidir ancak bu iş onun koordinasyonunda yürütülmelidir.
Çünkü bütçe çalışması bütün şirketi ilgilendiren bir süreçtir.
Öncelikle şirketin organizasyon şemasının ve organizasyon yapısının belli olması bu organizasyon yapısına uygun bir muhasebe ve hesap planı altyapısının oluşturulması gerekir.
Çünkü bütçe çalışması yapıldığında yarın öbür gün o bütçeyle ilgili rakamların yani fiili rakamların karşılaştırılabilir hale getirilmesi ve bütçeden bir sapmanın olup olmadığı ve bu sapmanın ne kadar olduğunu tespit edebilmek için aynı zamanda da muhasebe altyapısından gerekli verilerin alınması gerekir.
Bunun haricinde eğer bir üretim işletmesi ise o üretim işletmesinde etkin bir maliyet sisteminin kurulması gerekir, bunun için mutlaka bir muhasebe departmanının olması ve o muhasebe departmanında bu işi yapacak nitelikli muhasebecilerin istihdam ediliyor olması gerekir.
Genellikle aile işletmelerinde pazarlamayı, satışı, üretimi kardeşler paylaşabiliyor ancak kardeşler bu bütçe aşamasında kendilerinden birtakım veriler isteyen ve bu işin koordinasyonunda bulunan kişilere karşı direniyor ve zamanında verileri vermeye biliyorlar, onun için aileden kişilerin bütçe yapılırken bu işlerin başında olmaması ve bu konuda rol oynamaması gerekiyor.
Aile işletmelerinde bütçelerin devamlı revizyonunun yapılmaması gerekiyor çünkü bütçeler devamlı revizyona tabi tutulursa bu sefer bütçeler bir performans hedefi aracı olmaktan çıkabiliyor.
Bütçe süreci başladıysa yönetim kurulu başkanından başlayıp genel müdüründen departman yöneticilerine kadar bütün bu bütçe yapılması aşamalarına yönetimin tam olarak destek vermesi gerekiyor, yönetimin desteğinin olmadığı bir bütçe çalışmasının başarıya ulaşması da maalesef imkansız hale gelebiliyor.
Bütçeyi oluşturacak departman yöneticilerinin ve departmanda çalışan insanların birbirleriyle çok iyi bir iletişiminin ve koordinasyonun olması gerekiyor, bu çalışmanın sistemli bir çalışma olması ve bu bütçelerin birbirlerini etkileyen bütçeler olduğunu düşünerek bu koordinasyonun kaliteli bir şekilde sürdürülmesi gerekiyor.
Bütçe çalışması başlatılmadan önce kesintiye uğramasının ya da olumsuzlukla sonuçlanmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi de bütçenin nasıl yapılacağını bilmeyen departman yöneticileri ve çalışanların olmasıdır. Bunun da önüne geçebilmek için işin en başında bütçe yapma konusunda eğitilmeleri ve ona göre bütçe çalışmasının başlatılması gerekiyor.