Borç almanın ana prensibi sıkıntıyı aşmak değil başarıyı arttırmak için olmalıdır.
Bu temel prensibe finansal kuruluşlar açısından bakarsak kâr eden ve kâr edebilecek işletmelere borç /kredi verirler.
Şirketler alacağı krediyi doğru kullanarak daha fazla kazanacağına önce kendisi inanmalı ve sonrada bankayı inandırmalıdır.
TÜRKİYE’NİN KALKINMASINDA KOBİ’LERİN ÖNEMİ VE FİNANSAL DAVRANIŞ BİÇİMLERİ
Borç almanın ana prensibi sıkıntıyı aşmak değil başarıyı arttırmak için olmalıdır.
Bu temel prensibe finansal kuruluşlar açısından bakarsak kâr eden ve kâr edebilecek işletmelere borç /kredi verirler.
Şirketler alacağı krediyi doğru kullanarak daha fazla kazanacağına önce kendisi inanmalı ve sonrada bankayı inandırmalıdır.
İşletmelerin kredi kullanımında karşılaştıkları en önemli sorun kredi kullanım şartlarıdır. İşletmeler ve bankalar kredi kullanımında asgari müşterekte buluşma konusunda sıklıkla sıkıntı yaşamaktadırlar.
Firmalar ipotek ve diğer teminat unsurlarından şikâyetçi olurken bankalarda risklerini azami düzeyde garanti altına almaya özen göstermektedirler.
Şeffaflık bankalar ve işletmeler arasında sağlıklı bir işbirliğinin gerçekleşmesi için ön koşul olarak ortaya çıkmaktadır.
Sağlıklı bir derecelendirme ve dolayısı ile verimli bir kredi süreci yaşanabilmesi için finansal ve niteliksel tüm belge ve bilgilerin bankalara zamanında ve yeterli bir şekilde sunulması büyük önem arz etmektedir.
Zamanında kavramını açmak gerekirse bankalar; finansal tabloların, fizibilite raporlarının ve benzeri belgelerin kendilerine ulaştırılmadan kredi tahsis sürecini başlatamayacaklar ve buda doğal olarak zaman kaybına neden olacaktır.
İşletmelerin bilançolarının net işletme sermayesi açığı vermesi, öz kaynaklarını yitirmesi ve faaliyetlerinden zarar etmesi gibi unsurlar nedeniyle kredilendirmeye uygun olmaması, kayıt dışı işlemlerin bulunması kredilendirme aşamasında yaşayacağı temel zorluklardır. Doğru yönetilen ve iyi finansal veriler üreterek gerekli tüm bilgileri zamanında ve yeterli şekilde sunabilen işletmeler kredilendirme imkânına sahip olabileceklerdir.
Öz kaynak ve işletme sermayelerinin yeterli olmaması kredi temininde sıkıntı çekmeleri ve kredilerin yüksek maliyetli olması işletmelerin öz kaynağının yanı sıra dış kaynak sorunu da yaşamalarına sebep olacaktır.
Küçük ve Orta boy işletmelerin teknolojik gelişmelere ve pazardaki değişimlere esnek yapıları nedeniyle büyük ölçekli firmalara göre daha kolay uyum sağlayabilme potansiyelleri vardır ve en önemli konu bu avantajı piyasa gereksinimlerine göre iyi kullanabilmeleri olacaktır. Söz konusu avantajı iyi bir şekilde değerlendirebilmesi için KOBİ’ler;
- Teknolojik gelişmelere açık olmalı ve teknolojiyi sürekli olarak takip etmelidirler.
- Pazarın yapısını, pazardaki oyuncuları iyi analiz etmeli ve yakından takip etmelidirler.
- İyi bir finansal planlama yapmalı ve bu kapsamda finansal kuruluşlar ile sağlıklı ilişkiler kurmalıdırlar.
- Doğru İnsan Kaynakları politikaları geliştirmelidirler.
Diğer yandan yapılacak yatırımların hangi kaynaklardan fonlanacağının belirlenmesi gerekir ki bu aşamada KOBİ’ler hangi banka ya da bankalar ile çalışacağına karar vermelidirler ve bu kararı verirken bankaların firmaya sağlayabilecekleri hizmet ve ürünlerin kalitesi, güvenilirlik, uluslararası piyasalardaki itibarı, muhabir ilişkilerinin yaygınlığı ve benzeri hususları göz önüne almalı ve ticari ilişkiye gireceği banka ile çalışmasının uzun soluklu olması gerektiğini unutmamalıdır.
Çalışılacak banka adeti firmanın işlem hacmine göre belirlenmeli ve tek bir banka ile çalışma yoluna gidilmemelidir. Kısacası bankalar nasıl müşterilerini seçerken özen gösteriyorlar ise firmalarda çalışacağı bankayı seçerken aynı özeni göstermelidirler.
Firma yatırım kredisi talep ettiğinde banka değerlendirmesini yaparken sürekli kredi ilişkisi içerisinde ise karar süreci kısalacak ancak hiç çalışmadığı bir firma ve yeni bir ilişki söz konusu ise mali tahlil, istihbarat gibi unsurların devreye girmesi nedeniyle süreç uzayacaktır. Firma banka ile ne kadar yoğun çalışıyor ise ucuz fon kaynaklarına ulaşması da o kadar kolay olacaktır.
Kullanılacak kredinin fiyatı da firmanın verimliliğine ve derecelendirme neticesine göre belirlenecektir.
Bu makaleyi okurken bir kısmınızın “ Bankaya yatırım kredisi için müracaat ettiğimde “ Kılı kırk yarıyorlar “ ve “ Bin dereden su getiriyorlar “ buna mukabil şirketin sahibi olarak şahsi arabamı yenilemek istediğimde krediyi gayet kolay şekilde kullanımıma sunuyorlar dediğinizi duyar gibiyim.
Burada göz ardı edilmemesi gereken ön önemli husus firmaların tüzel kişiliklerinin olması nedeniyle bankalar firmaları finansal tabloları üzerinden değerlendirirler ve öyle de yapmalıdırlar. Bu nedenle bilançoların şeffaf ve gerçeği yansıtıyor olması gerekir. Bilanço dışına alınan faaliyetler ve gelirler kredi değerlendirmesinde dikkate alınmamakta ve firmanın derecelendirmesini olumsuz yönde etkilemektedir.